FİTNE VE KIYAMET ALAMETLERİ BAHSİ
NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
20 - (2890) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا
عبدالله بن نمير.
ح وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له). حدثنا أبي. حدثنا
عثمان بن
حكيم. أخبرني
عامر بن سعد
عن أبيه؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أقبل ذات
يوم من
العالية. حتى
إذا مر بمسجد
بني معاوية،
دخل فركع فيه
ركعتين.
وصلينا معه.
ودعا ربه طويلا.
ثم انصرف
إلينا. فقال
صلى الله عليه
وسلم "سألت
ربي ثلاثا.
فأعطاني
ثنتين ومنعني
واحدة. سألت
ربي أن لا
يهلك أمتي
بالسنة
فأعطانيها.
وسألته أن لا
يهلك أمتي
بالغرق
فأعطانيها.
وسألته أن لا
يجعل بأسهم
بينهم
فمنعنيها".
{20}
Bize Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Numeyr rivayet etti. H.
Bize İbni Numeyr de
rivayet etti. Lâfız onundur. (Dediki): Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize
Osman b. Hakim rivayet etti. (Dediki): Bana Âmir b. Sa'd babasından naklen
haber verdiki: (Şöyle demiş):
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bir gün yayladan geldi. Benî Muaviye'nin mescidine uğradığı vakit,
İçeri girerek, orada iki rek'at namaz kıldı. Onunla birlikte biz de kıldık ve
Rabbine uzun uzun dua etti. Sonra bize döndü de Resûlullah (Sallallahu Aleyhl
ve Sellem) şöyle buyurdu:
«Rabbimden üç şey
istedim. Bana ikisini verdi. Birini vermedi. Rabbimden ümmetimi açlıkla helak
etmemesini istedim, onu bana verdi. Ondan ümmetimi suda boğmakla helâk
etmemesini diledim, bunu da verdi. Felâketlerini kendi aralarında vermemesini
diledim. Bunu bana vermedi.»
21 - (2890) وحدثناه
ابن أبي عمر.
حدثنا مروان بن
معاوية. حدثنا
عثمان بن حكيم
الأنصاري.
أخبرني عامر
بن سعد عن
أبيه؛
أنه
أقبل مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في طائفة
من أصحابه.
فمر بمسجد بني
معاوية. بمثل حديث
ابن نمير.
{21}
Bize bu hadîsi İbni Ebi
Ömer de rivayet etti. (Dediki): Bize Mervân b. Muâviye rivayet etti. (Dediki):
Bize Osman b. Hakim EI-Ensârî rivayet etti. (Dediki): Bana Âmir b. Sa'd,
babasından naklen haber verdi ki, babası Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'Ie birlikte ashabından bir taife içinde gelmiş.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Benî Muaviye'nin mescidine uğramış...
Râvi ibni Numeyr'in
hadîsi gibi rivayette bulunmuştur.
İzah:
Kırmızı ve beyaz
definelerden murad; Acem şahı Kisra ile Roma imparatoru Kayser'in altın ve
gümüş hazineleridir.
Bu hadîsler Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in mucizelerindendir. Ümmetinin ekseriyetle doğuya ve batıya
uzanacağına işaret buyurmuş. Öyle de olmuş. Müslümanlar doğu ile batı arasında
bir Okyanusdan diğerine kadar hüküm ve saltanat tesis etmişlerdir. Doğu ile
batıya nisbetle kuzey ve güney'e o kadar fazla ilerlememişlerdir.
Beydâ, asıl ve cemaat
demektir. Kuvvet ve mülk mânâsına da kullanılır.
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in duası bereketiyle Allah Teâlâ onun ümmetine umûmî kıtlık
vermemiştir. Bazı yerlerde zaman zaman kıtlık olmuşsa da umûmî îslâm
beldelerine nisbetle bunun ehemmiyeti yoktur.
Müslümanlar hiç bir
devirde sel. su baskını deniz faciası gibi umûmî su felâketlerine de
uğramamışlardır. Yalnız Allah Teâlâ Resul-i Ekreminin üçüncü dileğini kabul etmediği
için islâm âlemi asırlar boyunca kendi aralarından zuhur eden büyük bir
felâketle pençeleşmişlerdir.